Kayıp Balık Dori (Finding Dory) Film Eleştirisi - Kayıp Balık Nemo'yla Karşılaştırma

Yeniden Çılgın Bir Yolculuğa Çıkıyoruz Ama Bu Sefer Köpekbalıklarından Daha Korkunç Bir Tehlike Var!

Filmi dün küçük kardeşimle birlikte izledim. Kayıp Balık Nemo'yu izlediğimde 5 yaşında bir çocuktum. İlk filmin ardından geçen 13 senede ben de büyümüş, artık çocuk olmaktan çıkmıştım. Yıllar sonra "yüzmeye devam etmek" için salona tekrar girdiğimde 18 yaşında bir gençtim. Açıkçası bu yüzden filme girmeden önce biraz gergindim. Hepimiz biliyoruz ki devam filmlerinin ilk filmden daha güzel olduğu çok az örnek var.  Beklentim ilkinden iyi olması değildi tabi, ilk filmi izlerken duyduğum heyecanı, hatta biraz da korkuyu ve mutlu sonun sevincini tekrar yaşayabilecek miyim diye düşünüyordum. Film kötü çıkarsa, ilk film hakkındaki güzel hislerim ve anılarım da kaybolacak diye endişeleniyordum. Neyse ki öyle olmadı.

Film, tahmin edebileceğiniz gibi ilk film kadar iyi değildi. Biraz aceleye geldiğini bile düşündüm hatta. Filmden çıkar çıkmaz filmlerin sürelerini karşılaştırdım ve oldukça şaşırdım. Çünkü Nemo bana çok daha uzun gibi gelmişti. Oysa her iki film de 1 saat 40 dakikaydı. Kayıp Balık Nemo'da o kısıtlı sürede, çok daha fazla olay olduğunu düşünüyorum. Okyanusu geçmek kolay iş değil, e dolayısıyla kahramanlarımız pek çok tehlikeyle karşılaşmış; pek çok farklı karakterle bizi tanıştırmıştı. Bu sefer daha az karakter ve olay vardı. İlk filmdeki kadar fazla karakter ve olayın olmaması yaşça daha küçük çocukları hedeflediklerini gösteriyor. Belki bu süre meselesi çocukken her şeyin uzun sürdüğünü düşündüğümden kaynaklı olabilir. 13 sene geçmiş sonuçta! Disney'in eski, sevilen klasiklerine 10-15 sene sonra devam filmleri çekmesi bana biraz risk almak istemiyor ve kar amacı güdüyor gibi geldi. Sanki Walt Disney'in fabrikasında yeni fikirler çıkmıyor gibi. Sonuçta bu filmleri izleyenler çocukken ilk filmi izlemiş, şu an 20'li yaşlarında olan gençler ya da yeni kuşağın çocukları. Bu da filmin para kazanmamasını imkansız hale getiriyor.

Ben çocukken izlediğimde "Balıklar dosttur. Asla yenmez!" diyen köpekbalıkları ve akvaryumdaki kabul töreni sahneleri beni inanılmaz korkutmuştu. Aldıkları şikayetlerden olacak ki filmdeki vahşi balıkların bile dişleri yoktu. Filmde ilk filmdeki kadar çok tehlikeyle karşılaşmıyorlardı. Tabi buna biraz da şöyle bakabiliriz: İlk filmdeki elektrikli balıktan, köpekbalıklarından, korkunç mayınlı partiden belki çok daha korkunç bir tehlike vardı bu filmde: İnsanlar... 

Filmde su parklarına, balıkların hapsedilmesine eleştiriler vardı. Başta filmin ideolojisini pek anlayamadım. Biraz över gibiydi sanki. Filme gitmeden önce İstanbul'da bir su parkının Kayıp Balık Dory biletiyle gelen çocuklara girişin ücretsiz olduğunu söyleyen reklamını izlemiştim. Filmin başında akvaryumlar gülük gülistanlık yerler gibi resmedilmişti. Bu da acaba film, su parklarını övüyor mu diye düşünmeme yol açtı. Önceden izlediğim belgesellerden su parklarındaki yunus ve balinaların nasıl berbat koşullarda kaldığını biliyordum. Belki çocuk filmi olduğundan filmde bunu pek gösteremediklerini varsayabiliriz. Neyse ki sonuna doğru bu yanlış anlaşılmayı ortadan kaldıracak ama yine de çok suya sabuna dokunmayan bir mesaj verilmiş. Ha bu arada sonu baya çılgın! 

Konu

Gevezelik ede ede filmin konusunu söylemeyi unutmuşum. İlk filmi izlerken Dori'nin Marlin'in yanına nası, nereden geldiğini merak ettiğimi hatırlıyorum. Film de bunu anlatıyor zaten. Dori bir anda bir ailesi olduğunu hatırlayıp, nerede olduklarını unuttuğunu fark ediyor. Filmde flashbacklerle Dori'nin hikayesini öğreniyoruz. Dori'nin şans eseri doğduğu yerin adresini hatırlamasıyla macera başlıyor. Şüpheci ve aşırı tedbirli Marlin yine gitmek istemeyince, Dori ailesine ulaşmak için her şeyi yapması gerektiğini ve vazgeçmeyeceğini söyleyince, Marlin "O hissi bilirim" diyor. (Tam repliği bulamadım. Bulan ya da hatırlayan varsa yorum bırakabilir mi?) Burada 90'lı yıllarda çocuk olanların gözlerinin dolduğunu tahmin ediyorum.

İlk filmde başkahramanlar Nemo ve Marlin'ken bu sefer Dory başkahramanımız olmuş. Nemo'yu ve Marlin'i maalesef beklediğimden az görüyoruz. Hikayeye birlikte başlasalar da bir ara ayrılıyorlar. Zaman olarak film, ilk filmden 1 sene sonrasını anlatıyor. Bu benim için büyük hayal kırıklığıydı. Nemo'nun da benim gibi büyümüş olmasını izlemeyi çok isterdim. Tabi Disney çocuk filmleri yaptığından 18-19 yaşındaki hatta 20'li yaşlardaki insanlara yönelik bir film yapamazdı. Bu sefer 2016 yıllının çocuklarına hitap eden bir film olmuş. Belki 10-15 sene sonrasını anlatmak, karakterleri yaşlandırıp dinamikliklerini kaybettireceğinden ya da deniz canlıları için 10-15 sene uzun bir süre olacağından tercih edilmemiş olabilir. Hayal kırıklığına uğradığım bir başka nokta da filmde ilk filmde olduğu kadar küçük ayrıntılara önem verilmemiş olmasıydı. İlk filmde Nemo'nun okula gidişinin bende yarattığı o heyecanla karışık toz pembe his bu filmde yoktu. Ayrıntılar, kurulan örgüler bazen unutulmuş öylece bırakılmıştı.

 İlk filmi izlemeden de rahatlıkla anlayabileceğiniz bir film. Hatta ilk filmi hatırlatan replikler, bazen de ilk filmden direk alınmış sahneler kullanılmış. İlk filme çok tatlı göndermeler de var aslında. Mesela Nemo'nun kaybolduğu resifin kenarında başlıyor hikaye. Yine bir adresten yola çıkıyoruz. "P. Sherman, 42 Wallaby Yolu, Sidney" hepimizin aklına kazınmışken bu sefer, Deniz Yaşamı Enstitüsü, Kaliforniya'ya gidiyoruz. 

--Spoiler olacak belki ama hoşuma giden bir sahne var. Dori ilk gitmek istediği zaman Marlin "Neden bu resifin kenarına geldiğimizde herkes gitmek istiyor? Kalıp manzarayı izlemek isteyen yok mu?" diyor. Filmin sonunda da yine o resifin kenarında durup bu sefer manzarayı izliyoruz. Ardından Marlin'in 'İyi manzara ha?' demesiyle Dory 'evet, unutulmaz' diyor ve Sia'dan Unforgettable çalıyor.--

Karakterler

Yeni karakterlerden bahsedeyim biraz. --Spoiler-- Deniz Yaşamı Enstitüsü'nde yaşayan Hank isimli bir ahtapotla tanışıyoruz. İnanılmaz kamuflaj yetenekleri var. Sert görünen yufka yürekli karakterlerden. Dori'ye en çok yardımı eden de o oluyor. Bir kolunu parka gelen çocuklar yüzünden kaybetmiş. Nası kaybettiği anlatılmıyor. Mesela burada unutulan bir düğüm var. Hank, açık denizde yaşadıklarından dolayı okyanusa dönmek istemiyordu. Cleveland'daki su parkında yaşamına devam etmek istiyordu. Zaten bu amaç da Dori'yle tanışmasına vesile olmuştu. Ama açık denizde ne gibi tatsızlıklar yaşadığını öğrenemedik. Bir sonraki filme imkan verecek, kasıtlı bırakılmış bir soru işareti mi yoksa aceleye gelmiş bir ayrıntı mı bilmiyorum. Deniz Yaşamı Enstitüsü'ndeki su parkında yaşayan Destiny (Kader) isimli bir Balina Köpekbalığı var. İnanılmaz derecede miyop ve bu yüzden yüzerken camlara vurup duruyor. Zaten okyanusta cam olmadığını öğrenince kendisi baya mutlu oluyor. Dori küçükken kaybolduğunda ona borulardan yardımcı olan ve Dori'nin balina dilini öğrenmesini sağlayan kişi kendisi. Komşusu ise Bailey isimli beyaz balina. Biyolojik sonar yeteneklerinin bozuk olduğuna inanıyor. (Filmde bu bilimsel gerçek baya kullanılmış. Bu yetenek filmin ilerleyen sahnelerinde pek çok şeye yardımcı oluyor.) Aynı zamanda Dori'nin anne ve babası Jenny ve Charlie'yle tanışıyoruz. Hikayeye eşlik eden Fluke ve Rudder isimli filmin komedi unsurlarını oluşturan deniz aslanları, su samurları ve tabi tuhaf kuş Becky var. --Spoiler-- 

Film ilk filmden farklı olarak renkli su altı dünyasından çıkıp, yapay su parklarına, akvaryumlara giriyor. Görsel açıdan o yüzden ilk film kadar etkileyici değil. Ama bu da hayvanların doğal yaşam alanlarından uzaklaştırılmasına olan eleştirinin bir parçası sayılabilir.

Sonuç

Filmi baya kötüledim. Biraz da öveyim. İlk filmle karşılaştırınca böyle oldu sanırım. İlk filmle karşılaştırmadan yeni bir animasyon izlemeye gider gibi giderseniz seveceğinizi düşünüyorum. Her Disney filminde olduğu gibi güzel mesajları olan bir film. Plan yaparak yaşamayı, canlıların cam kutulara hapsedilmesini eleştiren bir film. Aslında Dori'nin Hank'le yaptığı konuşma filmin anafikrini özetliyor: 

"Planlar hakkında bu kadar iyi olan şey ne? Ben hiç plan yapmadım! Ailemi kaybetmeyi planladım mı? Hayır. Marlin'i bulmayı planladım mı? Hayır. Sen ve ben tanışmayı planladık mı? Sanmıyorum çünkü en iyi şeyler şans eseri olur çünkü bu hayat ve sen benimle okyanusta olmalısın, aptal güvenli cam bir kutuda değil."

Filmde "Her zaman başka bir yolu vardır!" ve "Asla vazgeçme" sözleri sürekli tekrarlanıyor. Dori'nin çok düşünmeden elindekilerle çözümler bulması ve asla vazgeçmemesi gibi özellikleri üzerinde oldukça durulmuş. "Sevdiklerine ulaşmak için okyanusu bile aşabilirsin." ve "Yüzmeye devam et" ilk filmde olduğu bu filmde de verilmek istenen mesajlardan. Kendi limitlerini aşmayı ve hayatı planlayarak değil de o an elinden ne geliyorsa yaparak, düşünmeden yaşamak gerektiğini anlatıyor. İnsanoğlu, hayvanları doğal yaşam alanlarından uzaklaştırıp su parklarında, kötü koşullar altında, uçsuz bucaksız okyanus yerine zaten kendi boylarından çok da büyük olmayan cam fanuslarda yaşamaya zorluyor. Sanırım bu köpekbalıklarından çok daha büyük bir tehlike. Dediğim gibi filmin sonu çok çılgınca. Filmde Deniz Yaşamı Enstitüsü'nün sloganı "Kurtar, Rehabilite et, en önemlisi Serbest bırak". Çılgın sahnenin de bununla alakalı olduğunu söyleyebilirim. Filmde tam o sahnede What a Wonderful World çalması hoş bir dokunuş olmuştu. Filmin sonunda her açıdan mutlu sona ulaşıldığını söyleyebilirim.

Son olarak teknik özelliklerden bahsedelim. Filmde yazılar Türkçeydi. Şöyle ki mesela Deniz Yaşamı Enstitüsü tabelası ya da ölü balık kovasında yazan 'Kader' animasyon içinde yazılmıştı. Hatırlıyorum, çocukken dikkat ederdim. Bazı filmlerde animasyon içindeki yazılar Türkçeyken bazıları İngilizce olurdu. Sanırım bu anlaşmayla ilgili bir şey. Ama bence filme gerçeklik katması açısından hoş bir ayrıntı. Özellikle çocuklar için filmi daha çok benimsemelerine yardımcı olduğunu düşünüyorum. İlk filmden farklıydı seslendirme. Dediğim gibi 13 yıl sonra değişmemesini beklemek saçma olur. Filmin sonunda ekstra bir sahne var. Yani salondan hemen çıkmayın. Credits'in bitmesini bekleyin. Bu arada yazı boyunca bazen Dory bazen Dori diyorum. Lütfen mazur görün, Türkçe film isminde Dori yapmışlar. 

Genel olarak filmi beğendim. Ama Kayıp Balık Nemo'yla karşılaştırmak hatasına düşmeyin sakın. Filmde 4 yıldız veriyorum. İyi seyirler!







Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.