Rogue One: Bir Star Wars Hikayesi Film İncelemesi
Peki dedikleri kadar var mıydı derseniz... EVET, vardı. :')
Geçen sene bu zamanlar Güç Uyanıyor'u izlemiştik. Uzun bir aranın ardından hikayenin devamını izlemek bizim için güzel bir sürpriz olmuştu. Film, efsanevi bilim kurgu serisinin izleyici kitlesini büyütmüş, hayranlarını çoğaltmıştı. Seri şimdilerde bir dönüm noktasında. George Lucas'ın üçlemesinin ardından, film yapılmaya devam edilerek serinin kendine özgü tarzı devam ettirilmeye çalışılıyor. J.J. Abrams'ın Güç Uyanıyor'unun 1977 yapımı "4. Bölüm: A New Hope"un bir taklidi olarak nitelendirilmesinin ardından hayranların aklında bazı sorular oluştu: Yeni Star Wars filmleri, eşsiz ve özel bir hikaye oluştururken aynı zamanda klasik filmleri iyi yapan şeylere bağlı kalabilecek mi? İşte Gareth Edwards'ın Rogue One'ı da bu soruya tartışmasız "Evet" yanıtını veriyor.
*Bu yazı spoiler içermektedir.
Rogue One eski ve yeni arasında mükemmel bir denge kurmuş. Rogue One serinin kendine özgü tarzını devam ettirip izleyicilerin aşina oldukları hikayeye estetik bir bakış açısı getirmiş. Bu yeni film, getirdiği yeniliklerin yanında serinin orijinaline de bir methiye niteliğinde olmuş. Savaş sahneleri önceki filmlere göre çok daha ön planda. "Yıldız Savaşları"nın "Savaşlar"ı vurgulanmış. Filmi izlerken kendinizi savaşın içindeymiş gibi hissediyorsunuz. Sürprizlerle dolu, heyecan verici, eğlenceli ve karanlık öyküsüyle Rogue One, kendinden önceki filmleri de güçlendirmiş. (Filmin A New Hope'u nasıl geliştirdiğine dair bir yazı da gelecek!) Film, bizi yeni ve heyecan verici karakterler, dünyalar ve fikirlerle tanıştırırken aynı zamanda bize beklediğimiz Dart Vader materyalini de veriyor. Filmde çok az da olsa Leia'yı görüyoruz. Şahsen inanılmaz şaşırdım görünce. Nasıl olabilir, gençleştirme tekniği mi kullanmışlar diye düşündüm. Oysa sonradan araştırınca gördüm ki, Prenses Leia'yı yeni bir oyuncu canlandırmış: Ingvild Deila. İzlediğinizde eminim siz de benzerliğe inanamayacaksınız. Bildiğiniz Carrie Fisher! (Tabi ki 1977'deki haliyle) Edit: CGI'mış.
Rogue One'ın yeni kahramanlarının önceki kahramanlarla hiçbir doğrudan bağı yok. Bu önemli, çünkü serinin Skywalker ailesinin hikayesi olmaktan çıkmasını sağlıyor. Bilindiği üzere Star Wars hep siyah-beyaz bir ahlak anlayışını işliyordu. Asiler saf iyiliği, İmparatorluk ise saf kötülüğü temsil ediyordu. Rogue One'ın Chris Weitz ve Tony Gilroy tarafından yazılan senaryosunda, filmin konusunun gerçekliğinden doğan alışık olmadığımız gri bölgeler var. İyiler hep iyi, kötüler hep kötü değil. Felicity Jones'un röportajında söylediği gibi "Karakterler kusurlu. Hepsinin kendi hikayeleri, kendi mücadeleleri var." Bu da karakterlere derinlik kazandırıyor ve misyonlarını destekliyor.
Konu & Oyuncular
Rogue One, Ölüm Yıldızının orijinal planlarını çalan Asilerin öyküsünü anlatıyor. Başrolde son zamanların gözde oyuncularından Felicity Jones, Jyn Erso karakterini canlandırıyor. (Yakın zamanda kendisinin filmden de bahsettiği bir röportajını çevirmiştim. Okumak için) Jyn Erso, hayatını İmparatorluk'tan kaçarak geçirmiş genç bir kadın. Babası ve annesinden ayrılmak zorunda kalan Jyn'e bir süre Saw Gerrera bakıyor. Onun da onu yüzüstü bırakıp gitmesinden sonra Jyn bir suçlu olmuştur. Cassian Andor (Diego Luna) oldukça sadık bir Asiler casusudur. Amacına bağlılığı onu bazı karanlık yollara sokmuştur. Bodhi Rook (Riz Ahmed), bir İmparatorluk kargo pilotudur. Chirrut Îmwe (Donnie Yen), kör bir keşiştir, güce inancı oldukça güçlüdür. Wen Jiang'in canlandırdığı Baze Malbus ise ağır silahlar kullanan bir asidir. Ayrıca filmde en son Arrival (Geliş) filminde izlediğimiz Oscarlı oyuncu Forest Whitaker Saw Gerrera karakterini canlandırıyor. (Geliş film incelemesini okumak için) Yeniden programlanmış bir imparatorluk robotu olan K-2SO'yu da unutmayalım. Kendisi filmin komedi unsurunu tek başına üstlenmişti neredeyse. Aklından geçeni çekinmeden söyleyen, fazla gerçekçi bir robot.Ayrıca unutmadan söyleyeyim, filmde daha önce görmediğimiz Stormtrooper'lar ve uzay gemileri vardı. Filmdeki dövüş teknikleri, silahlar ve set parçaları oldukça çeşitliydi. Filmdeki her aksiyon sahnesi önemliydi ve bir şekilde hikayeyi etkiliyordu. Sonundaki Asiler ve İmparatorluk güç gösterisi sahnesi mükemmeldi.
Son olarak...
Filmde çok sevdiğim iki replik oldu. Bunlardan ilki "Rebellions are built on hope!" yani "İsyanlar umuttan doğar!" ve ikincisi de Jyn Erso, Asiler'e "İşler kötüye gittiğinde insanların yanımda kalmasına alışık değilim." dediğinde Cassian'ın "Eve hoşgeldin." demesi.Rogue One, güzel bir mesaj veriyor. İmparatorluk ne kadar güçlü olsa da, ellerinde galaksinin en güçlü silahı olan Ölüm Yıldızı bile olsa, umudu yenemiyor. İmparatorluk için tehdit sayılmayacak beş kişi, Ölüm Yıldızı'nın planlarını çalabiliyor. Rogue One, Star Wars'un geleneğini bozmamış ve hikayeyi "umut" ve "fedakarlık" temaları üzerinde kurmuş. Asilerin zaferinin ardındaki isimsiz kahramanları anlatmış. Bu beşliye çok şey borçluyuz! :')
Film tam anlamıyla mükemmel miydi? Bazı küçük hatalar vardı, tabi ki. Olay örgüsü içersinde bazı unutulmuş düğümler vardı. Orson Krennic ve Galen Erso'yu (Jyn'in babası ve Ölüm Yıldızı'nın yaratıcısı) bir arada çok az gördük. Ama genel olarak baktığımızda bunlar çok küçük pürüzler. Daha önemlisi Gareth Edwards'ın inanılmaz vizyonu ve yeni hikayeyi, önceki filmleri iyi yapan değerleri kullanarak işlemesi. Bu Star Wars'un geleceği için iyi bir adım. Bu tarzı devam ettirirlerse bizi güzel filmler bekliyor demektir! Filmi oldukça beğendim. 5 üzerinden 4.5 veriyorum. Hazır vizyondayken gitmenizi tavsiye ediyorum. İyi seyirler!
Hiç yorum yok: