Yedinci Hayat (What Happened to Monday) Film İncelemesi


What Happened to Monday, Seven Sisters gibi isimleri olan ve dilimize Yedinci Hayat olarak çevrilen  aksiyon bilimkurgu olarak nitelendirebileceğimiz, Noomi Rapace'nin 7 farklı karakteri canlandırdığı filmi geçtiğimiz gün izledim. Ülkemizde 1 Eylül'de vizyona giren filmin kadrosunda İsviçreli aktris Noomi Rapace'in yanında, Glenn Close (Nicolette Cayman), Willem Dafoe (Terrence Settman), Marwan Kenzari (Adrian Knowles) bulunuyor. Yönetmen koltuğunda şahsen aksiyon filmlerinde başarılı olduğunu düşündüğüm Tommy Wirkola oturuyor. Film hakkındaki düşüncelerime geçmeden önce biraz filmi incelemek istiyorum. Yazı boyunca film hakkında film zevkinizi bozup, tadını kaçıracak pek çok önemli detaydan, sürprizden bahsediyorum. Bu yüzden film hakkındaki düşüncelerimi öğrenmek için doğruca sonuç bölümünü okuyabilirsiniz.

Konu

Nüfus patlaması sebebiyle ailelerin tek bir çocuk yapmasına izin verildiği bir gelecekte yediz kız kardeşler 30 yaşına kadar gelmeyi başarmıştır. İsimleri haftanın günleri olan kızların her biri kendi gününde dışarı çıkarak tek bir kimliği paylaşırlar. Karen Settman kimliğini paylaşan 7 kız kardeşten biri bir gün ortadan kaybolur. Kızlar kardeşlerine ne olduğunu öğrenmek amacıyla kendilerini büyük bir maceranın içinde bulurlar.

Fragman



Film Üzerine Düşünceler (Baya Spoiler'lı - İzlemeden sakın okuma!!!)

Filmi distopyanın içerisinde bir aksiyon filmi olarak nitelendirebilirim. Mantıklı bir kötü gelecek senaryosu oluşturulmuş. Nüfus artışı, nüfus artışı sebebiyle yiyecek kıtlığı, yiyecek kıtlığına çözüm olarak genetiği değiştirilmiş yiyecekler ve bu yiyecekleri yiyen insanların artık ikiz, üçüz, dördüz hatta filmin başkahramanları olan Settman'lar gibi yediz çocuklar doğurması... Zaten oldukça artmış olan nüfusa eklenen bu çocuklardan tek bir tanesi yaşatılıp diğerleri devlet tarafından daha iyi bir dünyaya uyanmak üzere uzun bir uykuya yollanıyor. Buna "Tek Çocuk Yasası" deniyor ve arkasında da biyolog Nicolette Cayman var. Cayman bu yasayla çok takdir görüyor ve hatta seçimler için adaylığını bile koyuyor. Terrence Settman isimli bir adamın kızı yediz doğurur ancak kızı doğum sırasında hayatını kaybeder. Babaları da olmayan bu yedi kızı büyükbabaları Terrence Settman büyütür. Yedizler, dışarı çıktıklarında ortak, tek bir kimliği: Karen Settman'ı paylaşırlar. Evin içinde kendileri olabilmektedirler. 30 sene boyunca kızlar hayatta kalmayı başarır. Ancak bir gün Monday yani Pazartesi eve dönmez.


 7 kız kardeşi birden Noomi Rapace canlandırıyor. Benim kendisini ilk izleyişim diyebilirim. Prometheus, Sherlock Holmes: Gölge Oyunları, Ejderha Dövmeli Kız, Kirli Para gibi bilindik yapımlarda oynamasına karşın ne yazık ki birini bile izlemedim. Bana sorarsanız çok iyi bir oyunculuk sergileyememiş. Ama yine de karakterleri ayırt edebildim. Bu onun başarısı mı yoksa senaristin mi bilemiyorum. Aynı oyuncuyu farklı karakterlerde izleme olayı, Orphan Black izleyenlere tanıdık gelmiştir. Filmde, Pazartesi, çalışkan, ailesine değer veren, idealist birisi; Salı uyuşturucu bağımlısı ve sürekli panik halinde; Çarşamba sportif; Perşembe yaramaz, asi; Cuma bilgisayar kurdu, inek; Cumartesi partici, süsüne püsüne düşkün, hafif meşrep ve Pazar da inançlı. Basmakalıp insan tipleri (stereotype lafını kullanmak istemedim :)) günlerle özdeşleştirilmeye çalışılmış. 

Willem Dafoe ve Clara Read 

Bana sorarsanız filmde oldukça fazla mantık hatası var. Aklıma gelenleri yazı boyunca sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Neyse, bunlardan ilki, 7 farklı kişiliğe sahip insanın tek bir karaktere bürünmesinin sürdürülebilir olamayacağı. Şöyle açıklayayım: filmde yedizlerin çocukluğuna döndüğümüz flashback'ler var. Bunlarda matematik problemlerini çözebilenin sadece Cuma olduğunu görüyoruz. Her birinin yeteneklerine uygun bir meslek seçecekleri özellikle vurgulanıyor bu sahnede. Bankacılık mesleği tüm bunları kapsıyor mu yani? Pazartesi'nin ortadan kaybolmadan önce terfi almak için sunum yapacağı bilgisini veriliyor seyirciye. O sunum çarşambaya denk gelseydi Settman yapamayacak mıydı? Ya da hesap kitap gerektiren işler sadece cumaya mı denk geliyor? Yani nereden bakarsanız bakın saçma. Senarist 7 farklı karakterin tek bir kimliği sürdürebilmesini mantıklı kılabilmek için akşam oturup hepsi o gün yaşadıklarını birbirleriyle paylaşıyor gibisinden bir çözüm bulmuş ama yeterli değil bence. (Hem Pazartesi ilişkisini nasıl sakladı o zaman?) 

Diğer bir mantık hatası ise Cuma'nın tüm apartmanların planları dahil her şeyi görebiliyor oluşuydu. Hani Çarşambayı yönlendirirken şu çıkış en mantıklısı bilmem ne olayı bana inanılmaz saçma geldi. Kızların oturdukları yeri biliyorken başta 3-4 kişilik ekip göndermeleri ancak kızların bu ekibi etkisiz hale getirmesinden sonra eve uzunca süre başka kimsenin uğramaması da başka saçma bir ayrıntıydı. Perşembe ve Cuma uzunca bir süre kendi evlerinde vakit geçirebildi. Üstelik olayı gizli tutmaya çalışan ekibin kapıcıyı vurması ya da her türlü olaya Tek Çocuk Büro'sunun gidişi mantıksızdı.

Beğenmediğim diğer bir ayrıntı ise her şeye ucu ucuna değinmeleri. "Her şeyden azıcık olsun"culuk. Zaten filmin türü de belli ediyor bu mantaliteyi. Aksiyon, macera, suç, bilimkurgu ortaya karışık bir film. Filmin başlangıcında distopya kurarken "İklim değişikliği gerçek" demesi de ayrı komikti. 2043 yılında yeni mi diyorsunuz bunu? İklim değişikliği, fosil yakıtların tükenmesi bir de olmuşken Trump eleştirisi araya sokalım. Siyasilerin iktidar uğruna yapacaklarının sınırı yok mesajı da verelim. Falan filan...

Filmde hoşuma giden şeyler tabi ki var. Mesela inançlı olanın ölürken "Kim olduğumu bilmiyorum." demesi ya da Cuma'nın hayatı pahasına da olsa fotoğrafları kurtarmaya çalışması ve gerekçe olarak da "Bir zamanlar yaşadığımızın tek kanıtı onlar" demesi gibi. Film, insanın ölürken bile aslında tek derdinin bir zamanlar yaşadığının farkında olunması oluşu ve genel olarak varolmak, birey olmak ve yaşama hakkı konusunda insanları etik bir sorgulamaya çağırıyor.

Yedinci Hayat, bir süre sonra Testere tadında bir şey oluyor. Her kız kardeşin farklı şekilde ölümünü izliyoruz neredeyse. Ama aksiyon filmi olarak gerçekten başarılı. Heyecanlı bir macera ama çok mantık aramamak lazım. Film şaşırtıcı biçimde bitiyor mu? Sayılır. Bazı ayrıntıları ben de tahmin etmiştim ama tahmin edemediklerim de oldu.

Not: (spoiler) Filmi baştan anlatmak ya da sonunu direkt buraya yazmak istemiyorum ama kafama gerçekten takılan bir şey var. Ben mi kaçırdım yoksa aceleye mi gelmiş bilmiyorum. Pazartesi çocuklarını korumak için Cayman fonuna yüklü miktarda para geçirecek illegal bir anlaşma yapıyorken niye kız kardeşlerini de ele vermek zorunda kalmış? Bu Cayman, Settman'ın 6 kardeşi daha olduğunu nereden öğrenmiş. Terrence Settman'la tanışıyorlar mı? Bunu ima eden saçma bir replik vardı, büro ajanı ve Cayman arasında. Olay ne gerçekten çözemedim. Cayman'a gidip "ben ikizlere hamileyim sana para vereyim onları yaşat" demek varken kızkardeşlerini neden araya soktu? (spoiler)

Glenn Close, Nicolette Cayman rolünde.


Sonuç

Film bir aksiyon filmi olarak oldukça başarılı. Seyirciye dolu dolu 123 dakika vaat ediyor.  Filmi buraya kadar oldukça kötülemiş olsam da paramın boşa gittiğini düşünmedim. Willem Dafoe ve Glenn Close'un performanslarını oldukça başarılı buldum. Filmin kalitesini bu ikili arttıyordu büyük oranda. Zaten vizyondakiler arasında en iyi seçeneklerden bir tanesi. Aksiyon, bilimkurgu seviyorsanız tavsiye ediyorum. Filme 3.5 yıldız veriyorum. İyi seyirler!

2 yorum:

  1. Bir de 30 yıl sonra aynı çocuk dondurulma reklamının ekranlarda dönmeye devam etmesi

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.