Intern (Stajyer) Film İncelemesi
Film, 2015'in Ekim ayında vizyona girmiş. IMDB puanı 7.2 olan filmin başrollerini Anne Hathaway ve Robert De Niro paylaşıyor.
Robert De Niro filmde 70 yaşında bir dulu canlandırıyor. Emekli olan Ben, eşini de kaybettikten sonra kendini işe yarar hissetmemeye başlar. "Kıdemli stajyer" aradıklarını söyleyen ünlü bir online alışveriş firmasının ilanını görür ve hemen başvurur. Hayatına biraz olsun anlam katmak isteyen bu eski moda adam, firmanın genç sahibi Jules'un hayatında önemli değişiklere sebep olacaktır. Filmi böyle özetleyebilirim.
Fragman
Yaşlı stajyer fikrini ilk olarak Internship'te (Genç Çıraklar) görmüştük. Internship, bu kadar yaşlı olmayan ancak orta yaşlı sayılabilecek iki adamın işlerini kaybettikten sonra bir şekilde Google'da stajyerliğe başlamalarını konu ediniyordu. Aslında bu filmin anlatmak istediği Internship'ten biraz daha farklı: Ben (Robert De Niro), eski centilmenlerden. Hani şu ceplerinde mendil taşıyıp her gün tıraş olan eski usul erkeklerden. Jules'sa yeni güçlü kadını temsil ediyor. Eşi ev işleri ve çocukla ilgilenirken, Jules kariyerine odaklı ve oldukça başarılı bir yönetici. Yani anlayacağınız 70'li yılların jön erkek tipiyle 21. yüzyılın güçlü, kendine yetebilen kadın figürü yan yana. Jules, sert oluşu ve biraz takıntılı oluşuyla çalışanları tarafından sevilmeyen ve arkadaşı olmayan biri. Ailesiyle de sorunlar yaşayan Jules, savunma mekanizması olarak herkesi cinsiyetçilikle suçluyor. Aslında filmde beni rahatsız eden kısımlardan biri bu oldu. Jules'un feminizm söylemlerini komedi unsuru olarak görmüşler. --Spoiler-- Filmin sonunda onu aldatan eşini affetmesi de beni rahatsız etti. Tabi ki feministler affetmez diye bir şey yok ancak Ben'le olan sohbetinden çıkardığım kadarıyla olanlar için kendini suçlamıştı ve bu yüzden affetmesi de kolay oldu gibi geldi bana. --Spoiler--
Ben, işyerindeki en yaşlı kişi olduğundan kısa sürede tüm ekibin amcası oluverdi. Herkese yardımcı olan bu yaşlı adam, centilmen tavırlarıyla da herkesin beğenisini topladı. Belki de hepimiz o eski, kibar erkekleri arıyoruz. 70'lerin erkeği her ne kadar kibar tavırlarıyla öne çıksa da o zamanlar için kadının toplumdaki yeri ev işleriyle ilgilenip evde çocuk bakmak. Buna rağmen Ben, Jules'a büyük saygı duyuyor ve hala kadının çalışmasını garipseyenlere, kadından emir almayı istemeyenlere onu savunuyor.
Filmde, emekliliğin ve eşini kaybetmesinin ardından Ben'in hayatındaki boşluğu anlatırken kullanılan tanımlamalar çok hoşuma gitti. Ben'in kendini boşlukta hissetmesi, işe yaramak ihtiyacı çok iyi verilmiş. Bazen sırf hayatın içinde olmak için kahve dükkanına gitmesi, parkta yoga yapması, Çince öğrenmesi... Ben'in deyimiyle 'boş kalmamak, durmadan bir şeyler yapmak' hayatındaki boşluğu doldurma çabası. Hepimiz Ben'i çok sevdik.
Filme 4 yıldız verdim. Hepinize iyi seyirler!
Hiç yorum yok: